Klinik Genetik
Genetik danışma, genetik bir problem veya konjenital (doğuştan) anomaliye sahip veya risk taşıyan bireylerde aileye bilgi verilmesi, yapılacak testlerin planlanması, sonraki kuşaklardaki riskin belirlenmesi/önlenmesi, problemin takibi ve psikolojik desteği içerir. Herhangi bir genetik test yapıldıysa test sonuçlarının yorumlanması ve diğer aile bireylerinde görülme riskinin belirlenmesi de genetik danışma sınırları içindedir.
Hangi durumlarda genetik danışma verilir?
Özet tanımı ile “biçim bozukluğu” olarak anlamlandırılan dismorfoloji, canlılardaki morfolojik yapının normal dışında olmasıdır ve klinik genetiğin yapısal anomaliler ile ilgilenen alt branşıdır. Popülasyonlarda çok sayılı bireylerde yapılan ölçümlerin ortalamasının alınması sonucu yüz ve vücut oranları ile ilgili olması gereken bazı kriterler mevcuttur. Genetik sendrom / genetik hastalık tanısı almış olan bireylerin neredeyse tamamında yüz-vücut oranlarında normal morfolojik limitler dışında minör ve/veya majör dismorfik bulgular bulunur (Tablo 1). Örneğin, Down sendromunda pek çok yüz ve vücut/organ anomalisi birlikte bulunur. Elde Simian çizgisi ve iriste Brushfield lekeleri bu sendroma spesifik minör dismorfik bulgulara örnektir. Kol-bacak ve kafatası kemiklerini – kaslarını ilgilendiren majör dismorfik bulgular bu sendromda pek gözlenmese de organ anomalileri eşlik edebilmektedir. Minör anomalilerin toplumda görülme sıklığı yaklaşık %4’ten azdır.
Tablo 1. Minör ve majör dismorfik bulgulara bazı örnekler
Minör Dismorfik Bulgular | Majör Dismorfik Bulgular |
---|---|
Kepçe kulak | Yarık dudak-damak |
Yanakta gamze | Ekstremitelerde hipoplazi / aplazi |
Simian çizgisi | Anal atrezi |
Kulakta yarklanma | Kranyum anomalileri |
Dilde yarıklanma | Konjenital kalp anomalileri |
Majör dismorfik anomalilerin çoğunluğu konjenital malformasyonlar şeklinde karşımıza çıkar. Bu malformasyonlar, kromozomal bozukluklar, tek gen bozuklukları (mutasyonlar) veya teratojenler sonucu oluşmakla birlikte, genetik bir nedenin aydınlatılamadığı durumlar da olabilmektedir. Tüm yenidoğanların yaklaşık %2-3’ünde doğuştan yapısal major anomali vardır. Bunların çoğunluğu prenatal dönemde detaylı fetal USG takipleri ile saptanabilmektedir. Konjenital anomaliler izole şekilde görülebilir veya birden fazla organ sistemini etkileyen özgün bir kombinasyonda karşımıza çıkabilir. Konjenital tek primer defektler oluşum mekanizmasına göre malformasyon, deformasyon, disrupsiyon ve displazi olarak 4 ana başlığa ayrılır.
Malformasyon: Gelişim gösteren organda (organogenez) intrensek/yapısal problemlere bağlı oluşan morfogenezin normal ilerlememesi sonucu oluşur. Prenatal dönemde kalıcı yapısal ve/veya fonksiyonel bozukluklar olarak fark edilmeye başlar. Organogenez 8. haftada tamamlandığı için malformasyon hataları çoğunlukla bu dönemden önce meydana gelir. Etiyolojide kromozomal bozukluklar, tek gen hastalıkları, multifaktöriyel kalıtım ve teratojen maruziyeti yer almaktadır. Örnek: konjenital kalp anomalileri, yarık damak/dudak, nöral tüp defektleri, özefagus atrezisi, anal atrezi.
Deformasyon: Normal gelişmekte olan yapıların, özellikle prenatal dönemde, mekanik (ekstrensek) etkiler sonucu bozulması kaynaklıdır. Çoğunlukla organogenez oluştuktan sonraki dönemde (8. haftadan sonra) oluşur. Örnek: doğuştan kalça çıkığı, pes ekinovarus, kafatası-yüz anomalileri. Mekanik nedenler arasında maternal obezite, oligohidramniyos, ikiz-çoğul gebelik gibi durumlar yer alır.
Disrupsiyon: Normal olarak gelişim göstermekte olan bir yapının/organın destruksiyon (yıkım, tahribat) sonucu kalıcı olarak şekil bozukluğuna uğramasıdır. Destruksiyon nedenleri arasında; amniyotik bant, talidomid gibi ilaçlar, kanlanma problemleri sayılabilir.Disrupsiyon örnekleri: ekstremite amputasyonları, yüzde yarıklanmalar, gastroşizis, embriyopatiler.
Displazi: Belirli bir doku tipindeki hücrelerin organizasyon kusuruna bağlı ortaya çıkan yapısal bozukluktur. Ektodermal displaziler, iskelet displazileri gibi ana başlıklı örnekler verilebilir. Çoğunlukla tek gen bozukluklarına bağlı ortaya çıkarlar.
Tüm genetik hastalıkların canlı doğumlarda görülme sıklığı yaklaşık %8-10’dur. Dismorfik bir olguya yaklaşımda aile öyküsü oldukça önemlidir. Muhakkak anne ve baba fenotipleri (fiziksel görünüşleri) görülmelidir. Detaylı aile ağacı çizilmelidir. Bazı tanımlanmış genetik sendromlarda özgün dismorfik bulgular iyi takip edilmelidir (örneğin; yele boyun Turner ve Noonan sendromları için; basık burun kökü ve kalp anomalileri Down sendromu için tipiktir). Dismorfik olgularda tüm organ sistemleri taranmalıdır. Tanı için kromozom analizi, FISH analizleri, array CGH analizleri ve/veya tek gen hastalıklarına yönelik genetik testler
Genetik testlerimiz, danışmanlık hizmetlerimiz ve daha fazlası hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bize Ulaşın